Ferrari’ye çimento taşıtmamak için 4 adımda Onboarding deneyimini oyunlaştırmak! Kerem Yazıcı & Ercan Altuğ Yılmaz yazdı.

Ailenizle bir akşam yemeğine çok büyük bir restorana gittiniz. Kapıda güler yüzlü bir şef garson size hızlıca sorular soruyor “hoşgeldiniz, çocuk alanı yanına mı, sigara içiyor muyuz, kaç kişi olacağız” Cevaplarınız karşılığında da “size tavsiyem şuraya oturmanız olacak, hemen size çok açsanız ikramımız olan lavaşlardan getirelim ya da acil tuvalet ihtiyacınız için lütfen beni takip edin ” gibi ihtiyaca göre restoran kampüsünün tüm özelliklerini özelleştirip sizin maksimum verimi doğru zaman aralığında almanızı sağlamaya çalışıyor. 

Garsonun restoranda yapmaya çalıştığı ve şirketler ya da ürünler için etkileşimin ilk noktası bizi karşılıyor: Onboarding. 

Önce doğru diye bilinen yanlışlarla başlayalım. 

Onboarding ile intro aynı şey değil.  

Hani bir şirkete başladığınızda ya da otel odasına girdiğinizde size zaman kısıtlı “burada pazarlama departmanı çalışıyor, ya da burada minibar var” gibi hızlı hızlı anlatılan bilgiye aslında “onboarding” demiyoruz, “şirket tanıtım oryantasyonu” ya da “hızlı ürün turu (intro)” olarak adlandırılabilir. 

Slack Hızlı Ürün Turu  (Slack Intro) 

Tabiki onboarding sürecinin bir kısmı bu tarz introlar olabilir ama ne başlangıcı ne de bitişidir. Bu yüzden şirketlerde işe başlayanlara “buddy” atanır ya da otel odasını gösteren başka bir ihtiyaç olması hali için size telefon numarası bırakır. Aşağıdaki karikatürde userguild sitesinden: 

“Çalışanlar için Onboarding oryantasyondur – Evet babanecim haydi uyuma zamanı.” 

Şirketlerde “oryantasyon” olarak adlandırılan bu tarz genelleştirilmiş süreçler aslında “orient” kelimesinden gelir ve sadece yönlendirmek üzerine kısa sürelidir. 3 ay süren oryantasyon programları, eğitimleri veya görevleri tamamıyla Insan Kaynakları tarafından kurgulanan verimsiz süreçlerdir. İnsan Kaynakları ve şirket açısından en önemlisi aslında bir çalışanının hızlıca onboarding sürecinden geçmesidir. Diğer bir deyişle onboarding, bir çalışanın o şirketteki en verimli haline en optimum sürede ulaşmasıdır. Bu süreçte kişisel ve optimum bir deneyim yaratmak sizce mümkün müdür?

Hiç unutmam perakende yemek sektöründe bir kurumda oryantasyon oyunlaştırması için toplantılar yaparken bir bölge müdürü, “ben işe aldığımız çalışanı oryantasyona zaten 1 hafta geç gönderiyorum, o zamana kadar işi öğrenmiş oluyor. Diğer türlü 1 hafta eğitim alınca daha da kafalar karışabiliyor, sonradan zorlanıyoruz, en doğru öğrenme sahadadır, powerpoint sunumlarında veya elearning platformlarında değil.” demişti, operasyonel olarak yönetmekte zorlandığımız bir geri bildirimdi.

Burada oyun camiasının bu konuda iddialı bir yaklaşımı var : 

“Eğer bir oyunu tanıtmak zorunda kalıyorsan oyuncunun yolculuğunu iyi tasarlayamamışsındır.“ 

Şakasını açıklamak zorunda kalan komedyen gibi. 

Oyunlaştırma anlatırken “buradan bu puanı kazanınca seviye geçip ödüllerin büyüyor” demek gibi. Oyunlardaki bu yaklaşım kurumlar için oldukça idealist bir yaklaşım gibi gözükse de ilham verici olabilir. 

Bir tanım yapmak gerekirse; onboarding konusunda ender uzmanlardan biri olan UserGuiding.com kurucusu Samuel Hulick : 

“Onboarding, kişilerin ürününüzden veya hizmetinizden optimum fayda elde etmesi yolunda başarılı olma olasılığını arttıran tüm süreçler bütünüdür.” 

Samuel Hulick – Userguiding.com

diye açıklar. 

Gelin yeteri kadar lakırdı ettik biraz da “yapılmışı var” diyerek örnekleri inceleyelim: 

Duolingo bu işin en iyilerinden. Kişisel sorular ve progress bar ile sizi motive edip yönlendiriyor.

Hangi dili ne kadar biliyorsunuz? Kendinize her gün ne kadar “günlük hedef” koyuyorsunuz? 

Bütün amaç, sizi seviyenize göre bir lige atamak ve hızlıca ilk egzersize yönlendirmek.

Dünyanın en popüler navigasyon uygulamalarından biri olan Waze, oyunlaştırılmış onboarding alanında başarılara imza atmıştır. Uygulamaya geldiğinizde size verilen araba avatar’ını bebek gibi emzikli gösterir. Üstüne, 60 puan toplamadıkça emzikten kurtalamayacağınızı ve diğer oyuncularla da konuşamayacağınızı bu emzikle ima eder. Kullanıcılara normal bir araç avatarı vermek yerine “sen bir bebek waze arabasısın” demek sayesinde onboarding’te %30 daha çok profil doldurulması ve ilk görev tamamlanması sağlanmış.

Kurumlara yönelik kapalı bir sosyal medya platformu olan “Omuz” platformu için verdiğimiz bir danışmanlıkta uygulamanın açılışında bu platformda hangi davranışlar için geldiklerini sormuştuk. Hali hazırda, açılan uygulamada rastgele bir içerik ile karşılaşıyordu. Bu içerik ilgisini de çekmediği için uygulamadan bile çıkabiliyor. Kişisel sorular ile kullanıcımızı daha yakından tanımaya çalıştık. Burada sen paylaşım yaparmısın? Etkinlikler için mi geldin? Sorulardan sonra “Senin Sosyal Medyan Hazır” efektiyle bir “Aha Moment” yaşatmaya çalışıyoruz. Süreç kullanıcıya bir kişilik verip hemen ona özel bir göreve atanması ile daha kişisel ve odaklı bir deneyim haline geldi.

Borsa İstanbul’un oyunlaştırılmış uygulaması “Borsa Ligi” projesinde de uygulamayı çok genel bir kesim kullanıyordu: Broker seviyesinde yatırımcılardan tutun da borsa hakkında hiçbir bilgisi olmayan öğrencilere kadar kullanıcılar. Böyle bir uygulamada onboarding ederken uygulamanın içindeki eğitim alanlarından canlı veri sayfalarına kadar düşünmelerini sağlayacak sorularımız ve devamında hedef aldıkları seviyeye gelesiye kadar hatırlatma bildirimleri eklemiştik. 

Kullanıcılarımız bazen bu seçimlerde tabiki yanlış seçebilir ya da ATLA diyebilir bu yüzden de semboller de bizim işimizi kolaylaştırıyor. YGA kurumunun çocuklara yönelik deney yapma sosyal medyası olması hedeflenen Twing uygulaması da açılırken çocuklara uzay mı sevimli hayvancıklar mı gibi yaşlarını ve tarzlarını belli edecek sorular sorarak “deney yapmak mı izleyip oylamak mı” gibi davranışsal kriterlerle içeriği oyunlaştırıyorduk. Ve seçimler için de direk 1 görev vermek yerine profile bir seçim atayıp ona özel seçimler sunduk. Bu çok daha iyi sonuçlar verdi. 

Profesyonel bir uygulamadan da bir örnek vermek isterim. Oyunlaştırılmış eczane uygulamamız da da 10.000’den fazla eczacının girişinde ilk ekranda tanıtım yaptıktan sonra bu uygulamada farklı bir deneyim çalıştık. Özellikle canlı yayınlar, anketler, haberler, satış kategorileri,stok kontrolü gibi konuların olmasından ötürü bu kategorilerden hangisini öne çıkardığını eczacılara sorduk ve her bir eczacı için bir skor çalıştık önceki veriler ile destekleyerek. Uygulamayı açtıktan sonra kullanıcılar direk profil sekmesine gelerek eksik yönlerini ve ilgi alanlarını görebileceği bir radar map üzerinden büyük resmi görerek uygulamaya başladılar. 

Özellikle beğendiğimiz ve uygulamaya girişi daha çok sahiplendiren bir konu da kişiselleştirme. ETİ kurumuna verdiğimiz fikir girme platformunu oyunlaştırmak için girişte bazı hobi soruları sorduk: Favori ETİ ürününün?, son izlediğin dizi?, tuttuğun takım? vs gibi. Bunları avatarlarının arkasında bir çerçeveye koyduk ve “bu sensin haydi ilk fikrini gir!” dedik ve çok daha iyi geri dönüşler aldık. 

Gelelim Ferrari çimento hikayemize. Benim de oyunlaştırma ile tanıştığım dönemlerde eski şirketim Turkcell Akademi’de işe alım için balonlu bir oyun yapılmış. İçine ilkokul matematik soruları da aynı zamanda Turkcell’in kaç müşterisi var tarzı bilgi soruları da eklenmiş. Bunları cevaplayabilirseniz başvurma imkanı alıyorsunuz. Başvurmak için yönlendirdiğimiz genç bir kardeşimiz tüm gün boyunca soruları yapmış ancak başarılı olamamış. Yaptığı işleri de bildiğimiz için ne olduğunu sorduğumuzda, oyunu oynadığını ve haklarının bittiğini söyledi ve başvuru yapamadı. Özetle bu oyun bize doğru yetkinliği bulmamıza değil sadece başvuru sayısını azaltmaya yarıyordu! Biz de pozisyonumuza uygun değil başvurular arasından en iyisini arıyorduk oysaki sadece eğitim yönetimi raporlaması işi verecektik ama Ferrari peşindeydik. 

Buradaki süreçte o zaman anladık ki oyunlaştırma değil oyun tabanlı elemenin onboardingi var. Böylece ferrarileri kaçırıp işe aldığınız kamyonlarla hız yapmak, ya da ferrarilere de çimento koyarak taşıtmak zorunda kalıyoruz. Doğru yeteneği doğru pozisyon ile eşleştirmek için, işe alım da çalışanı en optimum seviyede adapte edebilmek için veya bir mobil uygulamanın yüklenmesinden açılışına kadar doğru onboarding çok çok önemlidir. 

Pandemiden beridir her sene Gamfed Türkiye yeni gönüllüleri oyunlaştırılmış bir süreç ile yapıyoruz. Tüm hafta boyu pazartesi 12de başlayacak şekilde makale oku, video izle, uygulama yükle gibi görevler veriyoruz. Burada o günkü görevi yoğunluktan ya da yetenekten başaramayanlara gün sonunda 10.000 adım atıp yeniden joker vererek efor verirse oyuna döndürüyoruz, yapmayanlar gün sonunda eleniyor. Böylece emek veren, verdiğimiz farklı yetkinliklerde yeteneklerini gösterebilen 500 başvurudan 100-200 kadarına gönüllümüz oldunuz diyerek pazar akşamı kutlamaya çağırıyoruz. 

Böylece doğru oyunlaştırılmış onboarding süreçlerini anlatmış ve göstermiş olduk. Uygulamalarımızda ve kurumlarımızda onboarding olarak sadece  ürün tanıtımı yaparsak giriş yapan kullanıcıların %90’ına yakınını ortalama 5 tık sonrasında kaybediyoruz. Bu yüzden bu süreci oyunlaştırarak bazı adımlar eklemeli, kullanıcının devam edebilmesini sağlaması ve kaybı da azaltmalıyız. Araştırmalara göre de sadece 3 kullanıcıdan 1ini oyunlaştırarak süreçte daha verimli bir halde tutabiliyoruz. 

Oyunlaştırılmış Onboarding ‘in 4 Altın Kuralı : 

1-) Ürün merkezli değil kullanıcının faydası odaklı olun.

2-) Sadece göstermeyip etkileşim yaptırın ve kişiselleştirin. 

3-) Oyunlaştırırken ilk 5 tıklamada bir şeyi öğretin ya da keşfettirin (A-ha Moment) 

4-) İlk görevi ona özel atayın ve ilerleme hissi oluşturun. 

İlk göreviniz makalenin de onboarding’i gibi olsun, kendi geliştirdiğiniz ya da her gün kullandığınız bir uygulamayı kaldırıp yeniden yükletip ilk 5 tık’ınızı nereye yaptınız ve yukardaki 4 Altın Kurala göre nasıl yapmalıydınız üzerine düşünmek. Oyunlaştırma’ya hoşgeldiniz. 2.Seviye görevler için akışta kalın! 

Bu makale Gamfed Türkiye Kaptanlarından Kerem Yazıcı katkılarıyla yazılmıştır.

Lisans eğitimini Amerika’da “Babson College” Girişimcilik ve Pazarlama dallarında tamamlamıştır. Ernst&Young ile başlayan finans kariyeri, daha sonrasında Turkcell, Superonline ve Globaltower şirketlerinde devam etmiştir. Güncel olarak, oyunlaştırma danışmanı, eğitmeni ve girişimci adayıdır. GamFed Türkiye Oyunlaştırma gönüllüsüdür. Kendisine buradaki hesaplardan ulaşabilirsiniz: https://linktr.ee/keremyaz

Referanslar :

https://medium.com/yoursproductly/8-samuel-hulick-on-user-onboarding-best-practices-221d898ebf3d

https://www.useronboard.com/how-duolingo-onboards-new-users/

userguiding.com/blog/onboarding-meaning-definition/

yukaichou.com/gamification-study/4-experience-phases-gamification-2-onboarding-phase/

sherpa.blog/online-egitim/user-onboarding-kullanicilari-dogru-karsilayarak-donusum-oraninizi-artirin?_ocvid=337491080

İlgili Makalelerimiz

2 thoughts on “Ferrari’ye çimento taşıtmamak için 4 adımda Onboarding deneyimini oyunlaştırmak! Kerem Yazıcı & Ercan Altuğ Yılmaz yazdı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir